Hükümet merkezi, düşmanların şiddetli çemberi içindeydi. Siyasal ve askeri bir çember vardı. İşte böyle bir çember içinde yurdu savunacak, halkın ve devletin bağımsızlığını koruyacak (silahlı) kuvvetlere (onlar) emrediyorlardı. Bu biçimde yapılan emirlerle, devlet ve halkın araçları temel görevlerini yapamıyorlardı. Yapamazlardı da. Bu araçları savunmanın birincisi olan ordu da, ordu adını korumakla birlikte, elbette temel görevini yerine getirmekten yoksundu. İşte bunun içindir ki, yurdu savunmaktan ve korumaktan ibaret olan temel görevi yerine getirmek, doğrudan doğruya halkın kendisine kalıyordu... İşte buna KUVÂ-Yİ MİLLİYE diyoruz... 1923
VATAN POSTASI BATI

Gazeteler

22 TEMMUZ SEÇİMLERİ VE DAYATAN DEVRİMCİ GÜÇBİRLİĞİ

Yazar Sarp Kuray
06 09 2007
22 Temmuz 2007 genel seçimlerinde, 1980’den bu yana 12 Eylül gericiliğinden sağlanan büyük destekle adım adım güçlendirilmiş “sivil toplum” cephesi, halk-sınıf pusulasını yitirmiş bir “ulusalcılık” karşısında zafer kazandı. Bu süreçte AKP Kayseri Milletvekili Abdullah Gül’ü cumhurbaşkanı yapabilmek için seçim öncesi başlatılan kampanyalar, sözlü, yazılı, elektronik Genel Kurmay bildirileri, cumhuriyet mitinglerine katılmış milyonlarca insanı ters köşeye yatırarak sürdürülen klasik alicengiz oyunu ve hâlâ deşifre edilmemiş ünlü “Dolmabahçe” buluşması, vb. gelişmeler, ayrı gibi görünmelerine karşın düzen ve emperyalizme teslimiyet adına birbirini besleyen “sivil toplumculuk” ve “ulusalcılık” olguları üzerinde bize yeniden bir degerlendirme yapma zorunluluğunu dayatmıştır.DEVAM